22 Nisan 2016 Cuma

İFADE

Bir gün Kızılderili bir adam, karşılaştığı beyaz adama “Sizin kasabanızda neden bu kadar kavga, çatışma ve savaş var? Her gün silahlar çekiliyor ve insanlar birbirlerini öldürüyorlar. Bizim kabilemizde hiç böyle şeyler yaşanmaz” der. Beyaz adam konuya hayli ilgi gösterir ve Kızılderililerin neden savaşmadıklarını öğrenmek ister. Bunun üzerine Kızılderili, beyaz adamın bu merakını giderebilmek için onu akşam gerçekleştirilecek olan tartışmaya davet eder.
Beyaz adam, tartışma saati çadırların önünde hazır bulunur ve karşılıklı oturmuş iki adam arasında geçenleri dikkatle izlemeye başlar.
Kızılderili arkadaşı, tartışma hakkında beyaz adama bilgi vermeye devam eder ve “Tartışmanın birinci aşamasında taraflar, birbirlerinin sözünü kesmeden yaşadıkları olayları anlatacaklar” der ve aynen de öyle olur.
A kişi sözü kesilmeden yaşadığı olayı anlatır. Ardından B kişi konuşmaya başlar. O da sözü kesilmeden anlatacaklarını tamamlar ve susar.

İkinci aşamada, taraflar yaşadıkları olayların kendilerine ne hissettirdigini anlatacaktır.
Bunun üzerine A kişi, olayın kendisinde yarattığı duyguları anlatır. Aynı şeyi B kişi de yapar.
Tartışmanın üçüncü aşamasında tarafların birbirlerine selam vererek çadırlarına çekildiklerini gören beyaz adam, hemen Kızılderili ahbabına yönelir ve neler olduğunu anlamaya çalışarak “Tartışma bitmediği halde neden çadırlarına geri çekildiler?” diye sorar.
“Son aşamada taraflar birbirlerini selamlarlar ve çadırlarına geri dönerler. Ortada bir yanlışlık falan yok” diyen Kızılderili adam, beyaz adamı bu açıklamasıyla ikna edemez. Beyaz adam “Üçüncü aşamada taraflar birbirlerine ne yapmaları gerektiğini söylemeyecek miydi?” der. Kızılderili adamsa işte aralarındaki en büyük farkın bu olduğuna işaret ederek “Hayır, bizde herkes birbirini dinler, karşılıklı duygularını öğrenir, ancak kimse bir diğerine ne yapması gerektiğini söylemez” der.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder