14 Nisan 2016 Perşembe

Rahmetli yönetmen Lütfi Akad' dan hayatta ne yapıyor olursanız olun onun en iyisini yapmaya çalışmakla ilgili bir hatıra;

Adapazarı'na gitmeye hazırlanıyorduk.
Gitmeden önce bazı siparişler vermek üzere biriyle buluşmam gerekiyordu.
...
Birden üstümün başımın pek güven verici olmadığını fark ettim, özellikte ayakkabılarım çok kötü durumdaydı.
Taksim Sinemasının (şimdi Devlet Tiyatrosu’nun bulunduğu bina) uzun du-
varı boyunca art arda dizili ayakkabı boyacılarına doğru hızla yürüdüm, az vaktim vardı, en öndekinin sandığına ayağı­mı koydum. “Çabuk usta, şişir, acelem var,” dedim.

Boyacı başparmağı ile arkayı gösterdi, “Arkadaki arkadaşa geç beyim,” dedi. “Neden, ne oluyor?” dedim. “Ben ayakkabı boyarım beyim,” dedi adam, “bu benim işim, şişirme istiyorsan arkaya geç”.
Biran kalakaldım.
Bütün alacağı yirmi beş kuruştu, bir liranın dörtte biri. Ayağımı sandıktan çekmedim.
“Buyur, bildiğin gibi boya,” dedim, “hakkını ver”.
Beni bekleyen sonsuza kadar bekleyebilirdi, ben burada hayatımın dersini alıyordum. "


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder